TÜRKİYE'DE SİYASAL İSLAM VE TARİKAT GERÇEKLERİ !


Bulunduğumuz coğrafya, yerleştiğimiz topraklar bakımından, İslâm'ın doğuş ve yayılış merkezindeyiz. Türkler, 10. Yüzyıl'da İslam dini ile tanışmışlar, bir çok Türk boyu ve beyliği müslümanlığa geçmişlerdir. Başta Anadolu'da Selçuklu ve Osmanlı olmak üzere, Türkistan'da ve diğer Türk yurtlarında İslam, kültür, devlet, sosyal yapıyı etkilemiştir. İslam'la birlikte "Türk-İslam Medeniyeti" adlı yeni bir kültürel yapı ortaya çıktı. Ülkemizin bugünkü yapısında ise büyük rol oynamaktadır.  Bu tarihi münasebet ve icaplar sayesinde, belki de İslam'ın toplumumuza olan kalıcılığı daha da kuvvetlenmiştir. Şunu söylememiz gerekir ki; Türk toplumu, din hassasiyeti olan bir toplumdur. Memleketimizde ise bu hassasiyet maalesef suistimal ediliyor. Özellikle tarikatlar ve cemaatler meselesi ile. "İslam Devleti, Şeriat" söylemeleri ile Türkiye'nin güncel yönetimini reddetmekte, şeriat ile yönetilen bir ülke kurmayı  amaçlamaktadırlar. Bu tarikatların ve türevlerinin en büyük destekçisi Siyasal İslam'dır. Bakınız, günümüz iktidarının, geçmişteki muhafazakar iktidarların, bu cemaat ve tarikatlara destek vermektedir. Bu desteğin sebebi  kanaatimce oy ve kitle yapma isteğidir. Bunun nedeni ise fundamentalizmdir yani köktendinciliktir. Cemaat ve tarikatların Türkiye'ye bir tehtid olarak görüyoruz. İrticanın yeniden ortaya çıkması için uğraş verenler işte bu cemaat ve tarikatlardır. İrtica ise mevcud düzeni yıkmak üzere kuruludur. İrticanın bir denli artması; Laik düzene ve cumhuriyete tehdittir. Çünkü; irtica, memleketin bugünkü temellerine düşmandır. Bunu 15 Temmuz günü gördük, halkımız ise belki de anlamıştır.  İrticayı durdurmak ise, işte o laik devlete düşer. Lakin, yalnız irtica ile kalmaz. Sözde dini kuruluş olan cemaat ve tarikatların bir de çirkin yüzü vardır. Çocuk tacizinden tutun terörizme kadar her pislikte adları vardır. Yeni yaşanan bir olayda, Uşsaki adlı tarikatın lideri Fatih Nurullah, 12 yaşındaki kız çocuğunu taciz etmişti. Hele ki bu şahıs, Ayasofya açıldığında "İslam Devleti Kuracağız" demişti. Geçen hafta ise "cinsel istismar" suçundan hapse atıldı. İslam devleti böyle, bunlarla mı kurulacak ? İşin trajedisi ise "Siyasal İslam'dır". Mevcut iktidar, bu şeyhi kongrelerde en ön sıralarda ağırlamıştır. Hatta aynı anda kurdele dahi kesmişlerdir. Acaba din adamı (!) sıfatı ile mi destek verdiler ? Bir diğer ise Ensar Vakfı olayıdır. 2012-2015 yılları arasında, yaşları  9-10 arasında olan 45 çocuğun cinsel istismara maaruz kaldığı iddiasıdır. 10'u rapor almış, iddia edilen olayın failleri yakalanmıştır. Mesele şu ki; AKP, doğrudan doğruya destek verdiği Ensar Vakfı hakkında acaba şuan ne düşünüyor ? Bu olaylar yaşanırken, sanki hiçbir şey olmamış gibi, bu Ensar Vakfı'nın Afyonkarahisar yönetim kurulu üyesi Ahmet Yaramış'ı Türk Tarih Kurumu'nun başkanlığına getirildi. Hemde bizzat Erdoğan tarafından. Süleymancılara ait olan Kervansaray Erkek Öğrenci Yurdunda 12 yaşındaki bir erkek öğrenci, kendisinin cinsel istismara maaruz kaldığını yurt müdürüne paylaşmış. Olayın ardından "suçlu" tutuklandı. Konya'da Faruki tarikatının  lideri Süleyman Işık, 7 erkek çocuğuna cinsel istismarda bulunmuştu.20 yaşındaki müridinin anlattıkları mide bulandırıcı, tiksindirici şeylerdi. Haberin detaylarını paylaşmak istemiyorum. Bu ahlaksız hele ki kendini şöyle savunmuş; "Şeriatta haram, tarikatta helaldir" demiştir. Hele ki, Fetullahçı Terör Örgütü yada Gülen Cemaati. Devletin otoriter düzenini yıkmaya teşebbüs ve darbe girişimi ile 15 Temmuz 2016 tarihinde yaşanan olayda cemaat, adeta devleti ele geçirmeye çalıştı. Bunlara kimin destek verdiği ise muamma(!). Bunlara ek birçok hadise yaşandı. Fakat görüyoruz ki Atatürk haklı çıkmıştı. Seneler önce şöyle diyordu; Arkadaşlar, efendiler ve ey millet, iyi biliniz ki, Türkiye Cumhuriyeti şeyhler, dervişler, müritler, meczuplar memleketi olamaz. En doğru, en hakiki tarikat, medeniyet tarikatıdır." Yıllar önce gelen bu ses, Türk milletine yol göstericidir. Kurtuluş Savaşı esnasında Sait Molla, İskilipli Atıf, Mustafa Sabri Efendi gibi hainler, "din" adı altında İngiliz uşaklığı yaptılar. Halk ise "din" adı altında buna uydu. Kuvayı Milliye'ye karşı tavır aldı. Fakat, içimizdeki gerçek ve sahih din adamları bu memleketin istiklali için çalıştılar.Türk toplumu din hassasiyetli bir toplumdur. Atatürk'te bu hassasiyeti suistimal edenlere karşı mücadele verdi. Bu mücadele ise hiç kolay yapılmadı. Menemen'de çıkan irtica ve şehit edilen genç subay Kubilay bunun en büyük örneğidir. Bu isyan ülkeyi adeta sarsmıştı. 28 Şubat süreci, irtica sayesinde başlamıştı. İrtica  demokrasi, laiklik ve cumhuriyete düşmandır. Türkiye'nin geleceği için bir tehdit, bugünkü cumhuriyet konumu içinde tehlike arz etmektedir. Tarikatlar İrticayı; Siyasal İslam da tarikatları besler. Siyasal İslam'ın zararları işte bunlardır.Halkın din hassasiyetini kullanıp her türlü pisliği yapan tarikatlar kapatılmalıdır. Halkımızın din sağlığı açısından da önemlidir. Din sömürüsünü, din ticaretini meşrulaştırmak isteyenlere en ağır ceza verilmelidir. Eğitimli din adamları, halka dini doğru anlatmalı, öğretmelidir. Böylece tarikat ziynetinin ülkemizdeki tesiri yok olur. Bu görevde devlete düşer. Devletin vereceği destek ile modern, ilim sahibi, tahsilatlı din adamları yetiştirmelidir.

Yorumlar

Popüler Yayınlar