BİR ANTAKYA GEZİSİ
Antakya Ve Tarihi
Bugünkü durağımız, güzide ilimiz Hatay'ın Antakya ilçesi olacaktır. Antakya köklü geçmişi ile birlikte, büyük bir kültüre de sahiptir. Birçok medeniyete ev sahipliği yapan Antakya, Hitit tarihi için de büyük öneme sahiptir. Antakya'nın ilk hükümdarı, bilinenler ile birlikte Sümerlilerdir. Sümer devleti de bilindiği üzere büyük bir atılım ile [ yazının keşfi] karşımıza çıkmaktadır. İlk çağlarda Sümer, Asur, Hitit gibi antik devletlere ev sahipliği yapan Antakya, sonrasında Büyük İskender'in komutanlarından Seleucus Nicator tarafından işgal edilmiştir. "Antiochia" adıyla varlığını sürdüren şehir, bir müddet sonra Bizans - Doğu Roma - İmparatorluğu'nun bir parçası olmuştur.
İslam'ın güçlenmesi sonucunda ortaya çıkan İslam devleti, burayı ele geçirmiştir. Çeşitli İslam devletlerinin kontrolünde bulunan Antakya bir süre sonra II. Nikephoros Phokas tarafından geri alındı. Sonrasında Türk komutanı Kutalmışoğlu Süleyman Şah, burayı tekrar İslam hakimiyetine aldı(1082). Antakya, Haçlıların XII. asırdaki saldırılarından sonra tekrar Haçlıların eline geçmiştir. Haçlılardan sonra Sultan Baybars, burayı tekrar ele geçirerek, İslam topraklarına katmıştır. Burası XVI. yy'ın başlarına kadar Memlûk idaresinde kalmıştır. Sonrasında ise Yavuz Sultan Selim döneminde Antakya, Osmanlı toprağı olmuştur. Antakya, yaklaşık 400 sene Osmanlı hakimiyetinde kalmıştır. 1918'de imzalanan Mondros Ateşkes Antlaşması'na göre Fransızlarca işgal edilmiş; lakin bu işgal 1938'e kadar sürmüştürştür. 1938-1939 tarihleri arasında Tayfur Sökmen idaresinde "Hatay Cumhuriyeti" kurulmuştur. Bu devlet ise, 1939 tarihinde Türkiye Cumhuriyeti Devleti'ne katılmıştır.
YOL VE MÜZELERİ GİRİŞ
Uçakla Antakya'ya gidenlerin - şayet dolmuş kullanacaklarsa - havaalanından Antakya merkeze gitmeleri gerekmektedir. Eğer dolmuş yerine taksiyi kullanmak istiyorsanız, gideceğiniz yeri söyleyin. Gücünüz yetiyorsa taksi kullanmanızı öneririm. Benim şahit olduğum kadarıyla dolmuşlar çok seyrek geçiyor.
Ben dolmuşu tercih edeceğim diyorsanız, Hatay Kart'a sahip olmalısınız. Hatay kart, çeşitli bayilerde 10 ₺'ye alabilir ve içine para yükleyerek kullanabilirsiniz.
Müzelere giriş için bilet alabilir ya da 60 TL karşılığında müze kart alabilirsiniz. 60 TL'ye aldığınız müze kart ile 1 sene boyunca Turizm ve Kültür Bakanlığına bağlı müzelerde kullanabilirsiniz. Öğrenciler için de bu kartın bedeli 30 TL.
Not: 18 yaş altı ve 65 yaş üstü için ücretsizdir.
İlk durağımız St. Pierre
St. Pierre Kilisesi, Hıristiyanlık için büyük bir simgedir. St. Pierre, tarihteki en eski kilisedir. Hıristiyanlığın doğuş toprağı olan Filistin ve bugünkü İsrail havzasından sonra, burası merkez (kutsal) kabul edilir. Hristiyan vaiz St. Pierre tarafından kullanılan ve dağlarda çeşitli dar ve gizli tünellerin olduğu alan, günümüzde de ziyarete açık bir halde. Günümüzde Turizm ve Kültür Bakanlığına bağlı olan St. Pierre Kilisesi, tarihi ve mimarisi ile herkesi etkileyebilecek konumda.
Kiliseye giriş için Habibi Neccar Dağları'na çıkan bir yol üzerinden hareket etmeniz gerekiyor. Bu yola kesinlikle araba girmesi yasak. Yol rampa şeklinde fakat çıkarken kendinizi ortaçağ'da hissedeceksiniz. St. Pierre Kilise'ne girdikten sonra bir bölmede Aziz Petrus'un heykelini göreceksiniz. Adeta tarih ve kültür kokan bu yerde de fotoğraf çektirmenizi öneririm :)
İsterseniz de Hristiyanlığın korunması için kazılan küçük tünellere de girebilirsiniz.
MÜZE OTEL
Burası, yapılan kazılar ve uzun uğraşlar sonucunda bulundu. Araştırmacılar burada yaptıkları çalışmalarda da buranın çok eski olduğunu ve mutlaka korunması gerektiğini de eklemiştir. Nitekim öyledir de. Müzenin içersinde birçok alarm ve kamera bulunmaktadır. Mozaiklerin olduğu alt bölgelerde de birçok kamera bulunmaktadır.
Müze, içerisindeki mozaiklerle sınırlı kalmıyor; şehrin çeşitli yerlerinde bulunan sikkeler, kullanılan aletler ve çeşitli heykelleri içerisinde barındırıyor. Burası önemli bir müze. Evet, o kadar iddialıyım ki, buranın Türkiye'de eşi benzeri yoktur.
Yaklaşık 2000 yıldır burada varlığını sürdüren bu antik yerleşim alanı, dünya tarihinde keşfedilmiş en önemli yerlerden birisidir.
Dünyanın en büyük tek parça mozaiki bulunuyor.
Aynı zamanda Tanrı Apollon ve Dokuz Peri'nin motifleri de bu müzede bulunuyor.
HATAY ARKEOLOJİ MÜZESİ
Müze Otel'in ve St. Pierre Kilisesi'nin bulunduğu cadde üzerinden gidebileceğiniz ve Müze Otel'e yaklaşık 1 km mesafedeki Hatay Arkeoloji Müzesi de, Hatay'ın en önemli gezi ve turistik alanlarından birisidir. İçerisinde birçok motifin ve tarihi eserin bulunduğu müze, ülkemizin en önemli müzelerinden birisi olmakla birlikte, modernist bir yapıyla inşa edilmesi de dikkatleri üzerine çekiyor.
Hitit kralı II. Şuppiluliuma'nın da heykeli bulunan müzede, birçok antik tarihten kalan motif de bulunmaktadır.
İşte onlardan birkaç tanesi:
HABİBİ NECCAR CAMİ
Habibi Neccar Cami'nin öyküsü de çok ünlüdür. Hz. İsa'ya ilk inananlardan birisi de bir marangoz (Neccar) olan ve adı tarihte "Habibi Neccar" olarak geçen bu şahsiyet, semavî dinlerin tarihi açısından önem arz etmektedir.
Habibi Neccar, ilk Hıristiyanlardandır ve Hıristiyanlığın simgeleri arasındadır.
İslam orduları tarafından 638 yılında fethedilen bölgede kurulan Habibi Neccar Cami, Türkiye içindeki en eski cami olma statüsüne sahiptir. Kur'an-ı Kerim'de, Yasin suresinde de burası anlatılmıştır.
Ben buraya gittiğimde, buranın gerçekten de bir tarihi miras olduğunu anlamıştım. Mimarisi, tarihi, kültürü... Her şeyiyle Antakya'ya ait burası.
Antakya birçok medeniyete ev sahipliği yapan bir şehir olmakla beraber, bir kültür şehridir. Bu kadar geçmişi olan bir şehir, Batı ülkelerinde olsaydı, onlar daha çok bu şehre yatırım yapılırdı. Şehrin tanıtımı konusunda, Büyükşehir Belediye Başkanı Sn. Doç. Dr. Lütfü Savaş çalışmalarını sürdürmektedir. Yerli halkın da bilinçlendirilmesi, turizmcilik için de büyük bir atılım olacaktır.
NOT: BİR GÜNLÜK GEZİNİN YAZISIDIR.
Yorumlar
Yorum Gönder