Hatıratların Tarih İçin Önemi
Hatırat, kelime bakımından, "hatıra'nın çokluk biçimi Anılar, andaç."¹ anlamına gelir. Hatıratlar; çeşitli kişilerin, hatıratlarını derlemesiyle oluşan edebiyat türüdür. Hatıratlar, kaleme alındığı dönemi yansıtmakla birlikte, yazarın duygularını da barındırır. Bu sebepten dolayı hatıratlar, doğrudan bir 'kaynak' olarak kullanılamaz.
Tarihçiliğin ana kaynağı, resmi kayıtlar ve çeşitli belgelerdir. Bu belge ve kayıtlar, tarih yazımının temelini oluşturur. Örneğin, bugün bir araştırmacı mutlaka belge ve kayıtlardan yararlanmaktadır. BOA( Başbakanlık Osmanlı Arşivi) ve ATESE( Askeri Tarih ve Stratejik Etüdü) gibi resmi kayıtlar, araştırmacıların en çok kullandığı belgeleri içersinde bulundurmaktadır.
Bir kişi yazdığı hatıralarda, yaşamını, başından geçen olayları, şahit olduğu olayları anlatır. Bu olaylara şahitlik eden yazar, âdeta 2. bir bakış (şahit) açısıyla, bu olayları anlatmaktadır. Olayların içersinde olan yazar, bu olayları anlatırken, bizzat kendi düşüncelerini de belirtir. Bu düşünceler, yazarın kendi fikri olmakla birlikte, genellikle duygusal bir yaklaşım ile konu edinilir.
Örneğin, Cemal Paşa'nın hatıratlarında, "1. Dünya Savaşı'nı" kronolojik bir sırayla izleyebilirsiniz. Hatıratların, duygusal bir yönünü bir kenara bırakırsak, bu edebi türün ürünleri, kronolojik olarak sıralanmış bir tarih metni şeklinde karşımıza çıkmaktadır. Bahsettiğim gibi, hatıratların, tarihe doğrudan bir etkisi yoktur; fakat hatıratlar, olayları tahlil etmek amacıyla da kullanılabilmektedir.
Hatıratların haricinde, "seyahatnameler" de bulunur. Bu seyahatnameler, yazarın, gezdiği yerlerde ki özellikleri, tabiatı, halkını ve sosyal durumunu yansıtan metinlerdir. Özelikle Evliya Çelebi'nin Seyahatnamesi, en güzel seyahatnamelerdendir. Bu seyahatnamede, Evliya Çelebi, gezdiği yerleri, çok güzel bir şekilde anlatmıştır.
¹ TDK Sözlüğü, Cilt I/A-J, s. 957, 1998
Yorumlar
Yorum Gönder