BELGELERLE “ERMENİ SOYKIRIMI” PALAVRASI
1- BU BİR EMPERYALİST OYUNUDUR!
Ermeni soykırımı iddiası, yıllarca Batılıların dillerinde pelesenk olmuştur. Bu iddiayı, – bizce palavra - sözde katledildiklerini söyleyen Ermenilerden çok, “Batı” lejyonu kullanmaktadır. Bununla birlikte, bu emperyalist kan emicilerinin ülkemizde ayakları olan etnik ayrılıkçı grupların da dillerine yapışmış durumdadır. Biz ise kendimizi savunamıyoruz.
Yıllardır dillerde gezen bu iğrenç iftara, bir devlete, zümreye atılmamıştır; yüce Türk milletine atılmıştır. Türkiye’yi bölmek isteyen emperyalistlerin, bu topraklarda hak iddia ettiğini cümle alem bilmektedir. Bu yüzden de, bu topraklara atılan her iftiraya karşı bu milletin her evladı dik durmalıdır.
Belli başlı Türk mütefekkirleri haricinde bu meseleyi anlatan, yazan maalesef yok. Bizim de eksikliğimiz burada başlıyor; uluslararası kamuoyunda kendimizi savunamıyoruz.
Milletimize atılan iğrenç bir iftira olan sözde “soykırım” iddiası, gerçeklik ile yakından uzaktan alakası yoktur. Bu yazımda kullandığım belgelerle de bunu kanıtlamak istiyorum.
GERÇEKLERİ SÖYLEMEK, HAYKIRMAK GEREK!
2- ERMENİLER NİÇİN TEHCİR EDİLDİ?
TÜRK – ERMENİ İLİŞKİLERİ
Ermenilerin Türklerle ilişkileri, 11.yy’a kadar dayanmaktadır [1]. Anadolu’nun fethi ile topraklarını genişleten Türkler, burada çeşitli milletlerle komşu olmuştur. Ermeni grupları, Selçuklulara karşı Bizans'la da birleşmişlerdir[2]. Osmanlı’nın futühat döneminde – yani Anadolu’da ve Balkanlar’da genişlemeye başladığı dönemden sonra Ermeniler, devlet kadrolarına girmeye başlamışlardır. Fatih Sultan Mehmet, İstanbul fethedildikten sonra Ermeni Patrikliğini Bursa’dan İstanbul’a aldırmıştır[3]. Bu dönemde Hristiyan ailelerden alınan devşirme kulları, devlet işlerinde vazife almıştır. Ermeniler, Osmanlı Devleti tarafından pozitif ayrımcılık gören millettendiler. Onlara “Millet-i Sadıka” denmiştir ( Sadık Millet). Patriklikleri korunmuş, devletin en önemli kademelerine dahi getirilmiştir. Hatta Berlin konferansı sırasında Stepan Aslanyan, Ovhannes Nuyan, Sergis Hammacıyan gibi isimler de bulunuyordu[4].
Ermeniler, hak ve imtiyaz konusunda diğer milletlerden üstündü. Ermenilere verilen imtiyazların bazıları şunlardır:
1- Ermeni cemaati dini liderini seçebilir.
2- Kilise, hastane yetimhane, mezarlık gibi yerlerin inşaatı ve idaresi cemaate aittir.
3- Ermeni cemaatleri okul açabilir ve eğitim verebilir.
4- Evlenme ve boşanma işleri patrikhane tarafından yapılabilir. [5]
Aynı zamanda Tanzimat Fermanı’nın ilanından sonra da Ermenilere çeşitli imtiyazlar verilmiştir. Tanzimat ile birlikte, Ermeniler ve diğer gayrı müslimlere bir çok hak tanındı. Bunun yanında ilk kez Ermeni meselesi, Berlin Konferansı’nda geçmiştir [6].
Ermenilerin Kışkırtılması
19. yy’da Doğu ve Batı devletleri, çeşitli koalisyonlar hazırlamışlardır. Örneğin Osmanlı Devleti, kimi zaman Fransa ile, kimi zaman İngiltere ile ortaklaşa hareket etmiştir. Bu ortaklaşa hareket, uzun süreli olmamıştır. Batı devletleri bir yandan çeşitli bahanelerle Osmanlı’nın yanında olurken, bir yandan da Osmanlı’yı bölmek için hareket etmiştir. Bu batılı devletler, – keza emperyalist devletler de diyebiliriz – Türkiye’nin içerisinde bulunan Ermenileri yoğun bir şekilde kışkırtmıştır. Osmanlı Devleti’ni bölmek için faal olan bu devletler, Ermenilere çeşitli vaatler vermiştir. Ermeniler de bu vaatlere kanarak Osmanlı Devleti’ne karşı ayaklanmıştır. Sultan 2. Abdülhamid döneminden beri bu olaylar gelişmeye başlamıştır. Yerel olarak Ermeni patrikleri, Hınçak – Taşnak için oluşumları; Finans konusunda da batılı devletler büyük rol oynamıştır[6]. Hatta Ermeni yazar Artaşer Balasiyeviç Karinyan da Ermenilerin batılılar tarafından kışkırtıldığını yazmıştır [7].
Tehcire Doğru
Ermeni Tehciri, birden bire karar verilmiş bir olay değildir. Doğuda teşkilatlanan Ermeniler, Müslüman mahallelerine saldırmaya başlamıştır. Van’da bulunan Ermeniler, Müslümanlara saldırmış ve buradaki Müslümanları canice öldürmüştür [8]. Verilere göre 700 kadar çeteci, Van Kalesi’nde bulunan Türk güçlerine saldırmıştır[9]. 23 Nisan tarihinde Sivas’ta da ayaklanmıştır[10]. Bu isyanın ardından 24 Nisan 1915 tarihinde Dahiliye Nazırı Talat Paşa, Harp Vekili Enver Paşa’ya “sevk ve iskan” kanunu başlıklı bir telgraf göndermiştir. Enver Paşa da nüfuzunu kullanarak bu isteği onaylamıştır[11].
“...Ermenilerin hemen tevfiki ve bulundukları mahallerde(yer) devam-ı ikametlerinde(devamlı ikamet ettikleri) mahzur(sakınca) görülenlerin vilâyât dahilinde münasip görülecek mevakîde(mevkilerde) toplattırılarak firarlarına meydan bırakılmaması ve icab eden mahallerde silah teharrîsine(arama) başlanarak her türlü hal ve ihtimale karşı kumandanlarla karşı bil muhabere(haberleşme) kuvvetli bulunulması ve icraatin hüsnü tatbiki icaz olunur (yapılmas emredilmiştir)...” ¹
Görüldüğü gibi Talat Paşa, Enver Paşa’ya böyle bir yazı yazar. Enver Paşa da karşılık olarak şu emri gönderir:
“... Ermenilerin hemen tevfiki ve bulundukları mahallerde devam-ı ikametlerinde mahzur görülenlerin münasip görülecek mevâkîde toplattırılarak firarlarına meydan bırakılmaması ve iktiza(gerekmesi) eden mahallerde silah teharrîsine başlanılması ve icab edenlerin derhâl divân-ı harplere tevdîi hükümetçe takurur etmiş(tir)...”[12][13][14]
Ortada Her Hangi Bir Katliam Yok!
Ermeniler için çıkarılan sevk ve iskan kanunu, çok geçmeden uygulanmıştır. Ermenilerin yaşadığı bölgeler tespit edilmiş, sonrasında ise bu Ermeniler bugünkü Irak – Suriye – Lübnan bölgelerine sürülmüştür. Ermeniler, tehcir edilirken bırakın canlarına, mallarına dahi bir şey olmamıştır. Osmanlı Devleti’nin insaflı tavrının bir lütfu olarak Ermenilerin istedikleri eşyayı yanlarında götürmelerine izin verilmiştir[15].
Aşağıda belli vilayetlerde ermeni ve Türk nüfusu verilmiştir
Ermenilerin katledildiğini söyleyenlere şunları sormak gerekiyor;
1- Ermeniler katledilmek istenseydi ne için malları korunurdu?
2- Madem Ermeniler katledildi, o zaman neden hâlâ Lübnan’da ve Suriye’de azımsanmayacak derecede Ermeni var? Ermenistan kurulduktan sonra birçok Ermeni, Erivan merkezli Ermeni devletine dönmüştür.
“Soykırım” iddiasını ileriye atanların bu iki soruya yanıt vermesini isterim.
3- Asıl “Soykırımı” Yapan Ermenilerdir
Ortada bir soykırım varsa da bunu Ermeniler yapmıştır. Ermeniler, 2. Abdülhamid döneminden beridir kışkırtılmakla birlikte, teşkilatlanmışlardır. Hınçak ve Taşnak gruplarının öncüsü olan bu bölücü oluşumlar, devlete çok büyük bir zarar vermiştir.
Sasun Olayları
Siirt’te bulunan Sason’da Ermeniler Türkleri yok etmeye çalışmıştır[16]. Buradaki Ermeni çeteleri kaynaklara göre 900 Müslümanı öldürmüştür [17]. Sason’da ki olaylarda Ermeni Patrikliğinin payı büyüktür. 1894 tarihinde meydana gelen bu olayda Ermeniler, Türkleri canice katletmiştir.
İkinci Sason olayı, 1904 tarihinde gerçekleşmiştir. Burada da Ermeniler canice Türkleri katletmiştir.
Ermenilerin Diğer Katliamları
Ermenilerin Türklere ve diğer Müslüman topluluklara olan saldırıları, 20. yy’ın başında daha da arttı. Bu devirde Kafkasya bölgesinde Türk – Ermeni çatışması artmıştır.
Ermenilerin Türklere yaptığı mezalim de Ruslar da büyük rol oynamıştır. 1878 Türk – Rus Savaşı sırasında Erzurum’u ele geçiren Ruslar Ermenileri ihya etmiş, yönetici yapmıştır[18].
1909 yılındaki Adana olayları dikkate çarpar. Adana’da yaşayan Ermeniler, tahrik edilerek Türklere saldırmışlardır. Başta iki Ermeni çeteci, bir Türk erkeğinin cinsel uzvunu kesip, üstüne de suratına hac yapması, şehirde büyük tedirginlik uyandırdı ve olaylar Müslüman – Ermeni çatışması dönmüştür[19].
Ermeniler, 1. Cihan Harbi’nin başlangıcından sonra mezalimlerine devam etmiştir. Özellikle 15 Haziran 1915 tarihindeki Şerbinkarahisar isyanında büyük bir kıyım olmuştur [20].
Şerbinkarahisar’dan sonra Bitlis ve Muş isyanları da göze çarpmaktadır. Muş’ta ve Bitlis’te Ermeniler, yerli ahaliye saldırılarını arttırmıştır [21].
Tutulan kayıtlara göre, Ermeni nüfusu resmi rakamlara göre 1914 tarihinde 1.221.850'dir[22].
Tehcir sonrası bu rakamlar çok düşmüştür.
Toplu Mezarlar
Ermenilerin yapmış olduğu katliamlardan yaklaşık 60-70 yıl sonra toplu mezarlar ortaya çıkmıştır.
3’ü, 1986 yılında olmak üzere 1988, 1990, 1991, 1993, 1999, 2002, 2003 yıllarında da 1’er olmak üzere 1986-2003 yılları arasında 10 tane toplu mezar bulunmuştur[23].
KAYNAKÇA:
[1]– Yusuf Halaçoğlu, Ermeni Tehciri, s. 14, Babıali Kültür Yayınları, İstanbul, 2006; Osman Turan, Selçuklular Tarihi Ve Türk – İslâm Medeniyeti, s. 119, Ötüken Neşriyat, İstanbul, 2018
[2] – Osman Turan, Selçuklular Tarihi Ve Türk – İslâm Medeniyeti, s. 119-120. Ötüken Neşriyat, İstanbul, 2018.
[3] – Ramazan Çalık, Alman Kaynaklarına Göre II. Abdülhamid Döneminde Ermeni Olayları, s.12, TC Kültür Bakanlığı Yayınları, Ankara, 1998.
[4] – Ramazan Çalık, Alman Kaynaklarına Göre II. Abdülhamid Döneminde Ermeni Olayları, s.77, TC Kültür Bakanlığı Yayınları, Ankara, 1998
[5] – Azmi Süslü, Ermeniler, Tehcir ve Sonrası, s. 30, Berikan Yayınevi, İstanbul, 2014; Mehmet Perinçek, Ermeni Devlet Adamı Boryan’ın Gözüyle Türk – Ermeni Çatışması, s. 89, Kaynak Yayınları, İstanbul, 2018; Recep Karacakaya, Ermeni Meselesi Kronoloji Ve Kaynakça, s. 18-22, Gökkubbe Yayınları, İstanbul, 2005.
[6] – Yusuf Halaçoğlu, Ermeni Tehciri, s. 27, Babıali Kültür Yayınları, İstanbul, 2006.
[7] – Azmi Süslü, Ermeniler, Tehcir ve Sonrası, s. 95-96-97, Berikan Yayınevi, İstanbul, 2014;
[8] – Artaşer Balasiyeviç Karinyan, Ermeni Milliyetçi Akımları, s. 94-102, Kaynak Yayınları, İstanbul, 2018.
[9]– Orhan Sakin, Ermeni İsyan Günlüğü: Osmanlı Arşivleri Yeminli Tanık İfadeleri, s.110, Timaş Yayınları, İstanbul, 2014
[10]–Orhan Sakin, Ermeni İsyan Günlüğü: Osmanlı Arşivleri Yeminli Tanık İfadeleri, s.116, Timaş Yayınları, İstanbul, 2014
[11] – Recep Karacakaya, Ermeni Meselesi Kronoloji Ve Kaynakça, s. 272, Gökkubbe Yayınları, İstanbul, 2005.
[12] – Ömer Ulus, ERMENİ TEHCİRİ, ALMAN KOMUTANLARININ TESPİTİ VE "SOYKIRIM" SAHTEKARLIĞI
[13] – Murat Bardakçı, Talât Paşa’nın Evrak-ı Metrûkesi, s. 22-25, İş Bankası Yayınları, İstanbul, 2008.
[14] – Murat Bardakçı, Enver, s. 476, İş Bankası Yayınları, İstanbul, 2020.
[15]- Yusuf Halaçoğlu, Ermeni Tehciri, s. 89-90, Babıali Kültür Yayınları, İstanbul, 2006.
[16] – Ramazan Çalık, Alman Kaynaklarına Göre II Abdülhamid döneminde Ermeni olayları, s. 125, TC Kültür Bakanlığı Yayınları, Ankara, 1998
[17] – Ramazan Çalık, Alman Kaynaklarına Göre II Abdülhamid döneminde Ermeni olayları, s. 127, TC Kültür Bakanlığı Yayınları, Ankara, 1998
[18] – Justin McCarthy, Ölüm Ve Sürgün: Osmanlı Müslümanlarının Etnik Kıyımı: 1821-1922, s 119, Türk Tarih Kurumu Yayınları, Ankara, 2020.
[19] – Mehmet Asaf, 1909 Adana Ermeni Olayları Ve Anılarım, Türk Tarih Kurumu Yayınları, Ankara, 2002.
[20] – Orhan Sakin, Ermeni İsyan Günlüğü: Osmanlı Arşivleri Yeminli Tanık İfadeleri, s.214, Timaş Yayınları, İstanbul, 2014.
[21] – Orhan Sakin, Ermeni İsyan Günlüğü: Osmanlı Arşivleri Yeminli Tanık İfadeleri, s.218, Timaş Yayınları, İstanbul, 2014.
[22] - Hüsamettin Yıldırım, Ermeni İddiaları ve Gerçekler, s. 25,
[23] – Azmi Süslü, Ermeniler, Tehcir ve Sonrası, s. 291, Berikan Yayınevi, İstanbul, 2014.
Eline sağlık çok açıklayıcı ve güvenilir bir yazı olmuş 👌
YanıtlaSil